Abdulvehab Ejupi, bugün Türkiye’nin Kosova’daki NATO güçlerinin komutanlığını devralmasını ve bunun bölgeye olası etkilerini AA Analiz için kaleme aldı. NATO’nun Kosova’daki Barış Gücü (KFOR) Komutanı İtalyan Tümgeneral Angelo Michele Ristuccia, görevinden ayrılma arifesinde Priştine’de düzenlediği basın toplantısında KFOR’un görevini yerine getirebilmesi için Kosova’daki birliklerin artırılmasının gerekli olduğu değerlendirmesinde bulundu. Kendisi, Kuzey’de yaşanan son olayların Kosova’daki durumun hala istikrarsız olduğunu ve hızla gerginleşebileceğini gösterdiğini belirtti.
Türkiye bugün 10 Ekim’de Kosova’daki NATO güçlerinin komutanlığını İtalya’dan devralıyor. Tümgeneral Özkan Ulutaş yaklaşık bin Türk askerin yer aldığı barış gücünün komutasını devralmak üzere geçen hafta Kosova’ya gitti.
– TÜRKİYE’NİN BALKANLAR’DAKİ ETKİSİ
Son 20 yılda Türkiye genelde Balkanlar’da, özelde ise Kosova’da önemli bir ekonomik, kültürel ve siyasi etki yarattı. Güvenilir ölçümlere göre vatandaşların yüzde 80’inden fazlası Türkiye’yi Kosova’nın siyasi ve ekonomik ortağı olarak görüyor. Kosovalıların yüzde 13’ü Arnavutluk’u, yüzde 14’ü Amerika Birleşik Devletleri’ni (ABD) Kosova’ya karşı bir tehdit olarak algılarken, sadece yüzde 10’luk bir kısım Türkiye’yi tehdit olarak görüyor.
Türkiye 512,5 milyon avroyla ve toplam yatırımların yüzde 9,2’si ile Kosova’da en fazla doğrudan yatırım yapan 3. yabancı ülke konumunda. Türkiye’den sonra Kosova’da Almanya ve İsviçre daha fazla doğrudan yatırıma sahip. Türkiye’nin Kosova’nın ticaret dengesi üzerinde de etkisi var. Ülkede tüm ithalatın yüzde 13’ü Türkiye’den yapılırken; ihracatın sadece yüzde 2,3’ü Türkiye’ye yapılıyor.
Türkiye tarihte ilk kez Kosova’daki KFOR’un komutasını da devralıyor. KFOR’un 1999’dan bu yana 13’ü İtalyan olmak üzere 27 komutanı oldu. Bunlardan 7’si Alman, 3’ü Fransız, 1’i İngiliz olurken ABD’nin ise hiç komutanı olmadı.
– KRİTİK ZAMANDA GÖREV DEVRİ
Avrupa, Soğuk Savaş’tan sonra karmaşık bir güvenlik durumuyla daha karşı karşıya kaldı. Yani, Batı kendi içindeki sorunlara odaklanmış durumda. Ukrayna-Rusya savaşı, Rusya’nın etkisi ve saldırganlığı, Avrupa’nın güvenlik kaygılarını artırdı. Küresel Kuzey’in tüm çabalarına rağmen Azerbaycan Karabağ’ı geri almayı başardı. ABD son yıllarda Afganistan ve Orta Doğu’daki birçok küresel misyonundan çekilerek “savunma pozisyonuna” geçti. ABD’de Cumhuriyetçiler ve Demokratlar arasındaki anlaşmazlık bugün Ukrayna’ya ilişkin temel hissiyatın sorgulanmasına yol açıyor.
Görünen o ki NATO ve diğer Batılı güvenlik ittifakları 21. yüzyılın çok sayıdaki savaşlarından yoruldu ve artık enerjileri ve askeri kaynakları aşırı yüklenmiş durumda. Bu bağlamda, NATO üyesi ve yükselen bir bölgesel güç olarak Türkiye, Kosova gibi ülkelerde daha fazla ilgi görüyor ve yer ediniyor. Kosova Türkiye’den Bayraktar insansız hava araçlarını satın aldı. Ancak Türkiye’nin KFOR Komutanlığı görevini devralması daha önce görmediğimiz yeni bir güvenlik gelişmesi.
Türkiye’nin KFOR’da önemli bir rol üstlendiği bu dönem, Sırbistan’ın Banjka’daki terör saldırılarından sonra çok hassas bir güvenlik anıdır. KFOR’un karşılaştığı en büyük zorluklardan biri, askeri ve paramiliter silah ve makinelerin girdiği 381 kilometre uzunluğundaki Sırbistan sınır hattıdır. Bu aşamada, önce İngiliz ve Almanlardan daha sonra da muhtemelen diğer ülkelerden gelen KFOR birliklerinde bir artış söz konusu.
Türkiye’nin hem Sırbistan hem de Kosova ile yakın bağları olan bir ülke olarak sahip olduğu eşsiz konum, komutayı üstlenmesinde önemli bir rol oynuyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic ile olan kişisel ilişkisi gerilimin azaltılması ve şiddetin önlenmesi için potansiyel bir yol sunuyor. Sırbistan’la ticari bağları ve Kosova’ya savaş uçakları göndermesi Türkiye’nin dengeli bir yaklaşım sürdürme yeteneğini gösteriyor.
– BÖLGESEL İSTİKRAR
Türkiye’nin KFOR operasyonuna katılımı, bölgesel istikrarı destekleme ve potansiyel güvenlik tehditlerine karşı koyma şeklindeki daha geniş dış politika hedefleriyle uyumludur. Türkiye, operasyona liderlik ederek Balkan bölgesinde gerilimin daha da tırmanmasını önlemede proaktif bir rol oynamayı amaçlıyor. Komuta pozisyonu, Türkiye’nin hem Sırbistan hem de Kosova ile olan diplomatik ilişkilerinden yararlanarak diyaloğu kolaylaştırmasına ve istikrarı korumasına olanak sağlıyor.
Banjska’daki son terör saldırıları Kosova’da sağlam sınır güvenliği tedbirlerinin önemini gösterdi. Türkiye’nin terörle mücadele ve sınır kontrolü konularındaki deneyimi, bu zorlukların ele alınmasında değerli olabilir. Komutayı devralan ülke olarak Türkiye, Kosova-Sırbistan sınırı boyunca güvenliğin artırılması, yasadışı silah ve militan akışının önlenmesi için uzmanlığı ve kaynaklarıyla katkıda bulunabilir.
Türkiye’nin misyona katılımı, Kosova-Sırbistan ihtilafına siyasi bir çözüm bulunması yönündeki kararlılığını pekiştiriyor. Her iki tarafla da dengeli ilişkileri olan Türkiye, Sırbistan ve Kosova arasında diyalog, müzakere ve uzlaşmayı teşvik edebilir. Türkiye, siyasi çözümün önemini vurgulayarak daha fazla çatışmanın önüne geçmeyi ve bölgede uzun vadeli istikrara katkıda bulunmayı amaçlıyor.
Ayrıca Türkiye, barışı koruma ve istikrarı sağlama çabalarına aktif katılım sağlayarak NATO içindeki konumunu güçlendirebilir ve bölgesel güvenlik dinamiklerinin şekillenmesine katkıda bulunabilir. Kosova’daki liderlik rolü Türkiye’nin barış ve güvenliği sağlama konusundaki yeteneklerini ve kararlılığını ortaya koyuyor. Bu durum, Türkiye’nin diğer uluslararası misyonlar ve ortaklıklardaki rolü açısından daha geniş sonuçlar doğurabilir.
Sonuç olarak, Türkiye’nin Kosova’daki NATO misyonunda komutayı üstlenmesi, bölgesel güvenlikte artan etkisi ve rolü açısından önemli bir kilometre taşını temsil ediyor. Ekonomik yatırımları, kültürel bağları ve diplomatik çabalarıyla Türkiye, Kosova için güvenilir bir ortak olarak kendini kabul ettirmiş durumda. Kosova’daki hassas güvenlik durumu, özellikle de son terör saldırılarının ardından güçlü bir liderlik ve koordinasyon gerektiriyor. Türkiye’nin Sırbistan ve Kosova ile olan ilişkilerinin de desteğiyle sürece dahil olması, istikrara katkıda bulunma ve siyasi çözümü kolaylaştırma fırsatı sunuyor. Türkiye’nin KFOR misyonundaki başarısı, bölgede barış ve güvenliğin ilerletilmesinde hayati önem taşıyacaktır.