reklam
reklamreklam

Seçimin Gerçek Galibi Belli Oldu

Yayınlanma Tarihi : Google News
Seçimin Gerçek Galibi Belli Oldu

Ne A Partisi ne B Partisi.

Tek kazanan sokak röportajı yapanlar ve anket firmaları oldu. Yerel medyanın Bursa’daki seçime yön verme girişimi bu sefer sınıfta kaldı.

Algı yönetimini en başarılı şekilde sonuçlandıran sokakların sahibi olan gerçek mikrofonlar oldu.

Yapılan sokak röportajları ve anketler seçmenlerin oyunun rengini belirlemede etkin bir şekilde kullanıldı.İyi yapılmış sokak röportajları, seçmenleri belirli bir adaya veya partiye oy vermeye ikna etmek için araç oldu.

Bunu nereden çıkartıyorsun diyenler için

  • Yerel medya başlıklarını hatırlayalım…
  • Seçim Alinur Aktaş’la Sedat Yalçın arasında geçiyor yazıları mı görmedik?
  • Başlığında Sponsorlu ibaresinin sadece eksik olduğu ucuz ve sıradan pohpohlamaları mı görmedik?
  • Ak Parti’nin adayı Alinur Aktaş’ın çok büyük farkla seçimi kazandığı yazılarına da şahit olduk.
  • Sedat Yalçın %30 oyu garanti.

Bu yazılardan sonra okurlarınıza bir özür borcunuz olmalı.

Tabiki fikir ve görüşlere saygımız sonsuz. Ancak temelsiz atılan bu yazı başlıkları ne derece etik?

Sosyal medya adayların ve partilerin kampanyalarını tanıtmak ve görünürlüklerini artırmak için müthiş bir fırsat sağladı.Seçmenler ile arasında duygusal olarak bağ kurmasını sağladı ve sandığa çağırdı.Diğer seçmenlerin düşüncelerini, endişelerini ve umutlarını duymak, seçmenler arasında empati oluşturdu ve böylece seçim sürecine daha kişisel bir bağ kurulmasını sağladı.

Bu seçimde Bursalılar ulusal medyayı tercih etti. Seçmen kararını verirken ulusaldan haberi aldı. Yerel medyayı kısıtlı olarak tercih etti. Bunu nereden mi anlıyoruz?

Bunu anlamak için, seçim sonuçlarının yanı sıra medya kullanımı ve tercihleriyle ilgili verilere bakabiliriz.

Öncelikle, seçim sonuçlarına bakarak, Bursa’daki seçmenlerin tercihlerini görebiliriz. Ulusal medyayı tercih etmeleri, büyük olasılıkla ulusal haber kaynaklarının etkisinin daha fazla olduğunu gösterir. Bu durum, yerel medyanın etkisinin azaldığını veya sınırlı kaldığını bizlere gösterdi.

Ayrıca, seçim öncesinde ve sırasında yapılan anketler ve röportajlar da bize bu tercihin bir göstergesi oldu.

Yerel medyanın seçim sürecindeki rolünün sınıfta kaldığına dair bir işaret olarak, seçim öncesindeki haber ve analizlerin tonunu da dikkate alalım.Seçimde önemli bir etkisi olması beklenen bir parti veya adayı desteklemekte zayıf kaldıysa veya onlara yeterince yer vermediyse, bu da yerel medyanın etkisinin sınırlı olduğunu gösterdi bizlere.

Son olarak, seçmenlerin kendi tercihlerini belirlerken hangi medya kaynaklarından daha fazla bilgi aldıklarını belirtti.

Bu noktaların incelenmesi, Bursalıların ulusal medyayı tercih etme eğiliminde olduklarını ve yerel medyanın etkisinin azaldığını gösteriyor. Peki burada suç kimde?

Seçmeni sokakta okumak yerine, halkın görüşlerini yansıtmak yerine medyayı dizayn etmeye çalışanların başarısızlığını gördük.

Önceleri sokak röportajlarında muhalif seçmenler kendilerini baskı altında hissediyordu. Şimdi ise mikrofonu alıp kendi görüşlerinin başkaları tarafından da paylaşıldığını yalnız olmadığını fark etti.

2024 seçimlerinde ise bu tam tersi bir hal aldı. Hükümet kanadını destekleyen seçmenler mikrofonlara konuşmadan önce etrafındaki vatandaşların nasıl bir tepkisine maruz kalacağından çekinmeye başladı. AK Partiliyim yada Erdoğan’ı destekliyorum. Görüşlerini beyan etmeden önce trafiğe çıkar gibi önce sağa sonra sola bakıp söylediler.Böyle bir durumu hiç kimse desteklemez. Herkes fikirlerini, düşüncelerini aktarmakta özgürdür.

CHP il binasında basın açıklaması olduğunda kaç mikrofon girebiliyordu içeriye?
Şimdi mikrofonlar kürsüye girince adı gazetecilik oldu. Seçimden önce yapılan açıklamaların haber değeri yok muydu? 31 Mart akşamına kadar muhalif gazeteci kimliği ile bilinenler 1 Nisan sabahından itibaren tarafsızlığını yitirirse Yerel Medya’nın çöküşünü hep birlikte izleyeceğiz.

***
Ben gazeteciyim.Ben muhabirim. Ben kanal sahibiyim.Ben ulusalım. Dedikten sonra sokak röportajcılarını küçümseyenler bu seçimden sonra tekrar düşünsün. Akılda kalan haber mi yoksa sosyal medyada birbirinize gönderdiğiniz videolar mı oldu?

Son Söz

Cep telefonları da bir kameradır. Artık cebimize kadar kameralar girdi. Teknolojinin gelişimiyle sektörde ilerledi. Anlık haber akışı yarışısından KAMERAMAN arkadaşlarını zorda bırakan muhabir meslektaşlarımız da bu süreçte sahada kendi meslektaşlarına büyük ayıp etti.

Kameraman yayından önce gelir ekipmanını kurar kadrajını alır en iyi açıyı alacak şekilde konumlanır, netliğini ayarlar, ışığını ayarlar, sesini kontrol eder. Muhabir arkadaşlarımızın düşüncesizce hareket edip sürekli kadrajın önünde yer alması asla kabul edilemez.

Sadece Bursa’ya özgü bir durum olan haber fotoğrafını çekme süresi, haber süresiyle eş değer vakitte gerçekleşiyor. Düşününki bir mazbata töreni 10 dakika sürüyor. Bunun yarısından fazlasında muhabirler kadrajda. Bu olay 5 yılda 1 gerçekleşiyor.

Arkada kameraman arkadaşlardan gelen homurdanmalar.

İşin en küçük düşürücü durumu ise arkadaşlar telefonları indirelim sesi geliyor. TIK YOK.  Tekrar tekrar uyarı geliyor yine TIK YOK.

En son arkadan gelen ses Heeeeooooaaaaaaaawww. Alooooooooo. 

Birçoğu iletişim mezunu olmasına rağmen bu ses gelene kadar kadrajdan çıkan çok fazla muhabir göremiyoruz.

Telefonla video çeken arkadaşlar kadraj eğitimi almanızı tavsiye ederim. Nerede nasıl pozisyon alınması gerektiğini kameraman meslektaşlarınızdan öğrenebilirsiniz.

Eeee tabi toplantıya en son gelip mikrofonunu en öne koyan meslektaşım seni de unutmadık sevgiler.

 

YORUM YAP