Dile kolay, 100 yılı devirmiş ve bölgeyi kan gölüne çeviren bir işgal.
”Hz. Ömer Kudüs’ü fethettiğinde Kıyamet Kilisesi’ne gelir ve orada Patrik ile diğer kişilerle görüşürken namaz vakti olur.
Hz. Ömer’in namaz kılmak istediğini anlayan patrik, ona hitaben ‘siz artık buranında mâlikisiniz, sultanısınız bu kilisede namaz kılabilirsiniz’ der. Hz. Ömer, biraz duraksadıktan sonra ‘hayır, ben burada namaz kılarsam ola ki benden sonra Müslümanlar burada Ömer namaz kıldı der hak iddia ederler ve burayı sizin elinizden almaya kalkışırlar”der.
Kıstasta da olduğu gibi Kudüs, yüz yıllarca İslam coğrafyası içerisinde kalmış ve Müslümanların ilk mescidi ve kıblesi olmasına rağmen farklı din ve mezheplere hep hoşgörüyle davranılmış, ibadetleri asla engellenmemiştir.
400 yıl Osmanlı sancağı altında kalan Kudüs, itilaf devletlerinin Çanakkale boğazlarından geçemeyince İstanbulu işgal etmek için kullandıkları ana güzergahtı.
Dolayısıyla Kudüs’ün Türk toprakları için sadece jeopolitik konumu değil stratejik önemi de çok yüksektir.
Kısa bir değerlendirme sonrası asıl konumuza; Ümit Özdağ’a gelelim.
Özdağ, Siyonist işgalin ‘İngiliz ve Amerika hamiliğinde‘ 70 yıldır yaptığı soykırım, etnik temizlik ve işgal politikasına tek kelime söylemek yerine, Türklerin Filistin diye bir meselesi yoktur, Filistin Arapların meselesidir dedi.
Bin yıldır bölgede hakimiyetini sürdüren Türklerin, Osmanlı ile birlikte 400 yılı aşkın bir süre vilayeti olarak kayıt altında tuttuğu topraklarda nasıl bir meselesi olmaz akıl ile izah edilebilir bir durum olmasa gerek.
Özdağ Türk değildir…
Zafer Parti Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın Türk olmadığı konunda sosyal medyada sıkça yazılar ve belgeler paylaşılıyor olsa da, somut ortaya konan bir delil yok.
İstihbarat bilgileri, coğrafi veriler ve kişinin kendi beyanı yoksa herhangi bir bireyin etnik kimliği ile alakalı yorum yapmak, olduğunu yada olmadığını iddia etmek doğru değil.
Ancak, dünyada Türkleri tanımak için belirli davranış biçimlerini incelemek şüpheleri kısmen de olsa giderecek mahiyettedir.
Örneğin: Türkler Cihatçı – Araplar Tebliğci – Yahudiler Korkaktır…
Türkler, yayılmacı ve savaşçı (Agresif) aynı zamanda itaatkar davranışlar sergiler. Ancak en önemli özellikleri ‘duygusal ve vicdanlı’ tavırlarıdır.
Düşmanı da olsa kadın ve çocuklara dokunmaz, aman dileyene, yaşlıya, engelliye merhametlidir. Zalime ve zalimliğe iltimaslı değildir genetik özellikleri.
Dolayısıyla Filistin meselesinde Özdağ’ın aldığı tavır, bundan önce Arap toplumu ile alakalı aldığı tavrın kopyasıdır.
Özdağ’ın Filistin meselesine ‘’Arapların sorunu’’ diyerek aldığı tavır İslami ve İnsani olmadığı gibi, İsrail’in işgal politikasını yüzde yüz destekler mahiyettedir.
Yüz yıllarca Türk vilayeti olan ve her dine mensup toplulukların özgürce yaşadığı Filistin’in bugün yaşadığı etnik temizlik konusuna böyle bir tavrı, sadece Siyonist bir düşünce kabul eder/edebilir.
Yeri gelmişken önemli bir hatırlatmayı da yapayım…
Bizim Filistin MESELEMİZ yok cümlesi, aksi söylense bile ”bizim KUDÜS ve İSLAM” diye bir meselemiz yok anlamını içermektedir.
Sonuç olarak…
Theodor Herzl’in Arzı Mevud projesine hizmet etmek için sadece Yahudi topluluğunun gücü yetmezdi. Buna hizmet edecek farklı ülkelerde Yahudi menşeili olmayan siyasi oluşumlara ve siyasi figürlere ihtiyaç vardı.
Amerikan dış işleri bakanı ‘Blinken’ İsrail ziyaretinde itiraf etmese! etnik kimliğini ve inancının ne olduğunu dünyada bilen sayısı emin olun çok azdı.